Yenidoğan Hemorajik Hastalığı Nedir?

Yenidoğan Hemorajik Hastalığı Nedir? Klasik, Geç Hemorajik Hastalığı

Her annenin isteği, heyecanlı ama bir o kadar da endişeli geçen 9 ayın ardından bebeğini sağlıklı bir şekilde kucağına almaktır. Ancak her doğum, kusursuz bir şekilde gerçekleşmez ve doğumun ardından ufak tefek sağlık sorunları ile karşılaşılabilir. Bu sorunlardan biri de özellikle prematüre bebeklerde ağır seyredebilen yenidoğan hemorajik hastalığıdır. Minoris ailesi olarak sizler için hazırladığımız bu yazıda hemorajik hastalığı nedir, nasıl tedavi edilir gibi merak edilen soruların yanıtlarını derledik.

Yenidoğanın Hemorajik Hastalığı Nedir?

Yenidoğan hemorajik hastalığı; K vitamininin eksikliğine bağlı olarak gelişen bir kanama bozukluğudur. Yenidoğan bebeklerin yaklaşık %0,5 – 1’inde görülen bu durum, genellikle 1 hafta 10 gün içinde düzelme eğilimi gösterse de özellikle prematüre bebeklerde daha ağır ve uzun seyredebilmektedir.

Yapılan araştırmalar, yalnızca anne sütü ile beslenmeye başlayan bebeklerde K vitamini seviyesinin daha düşük olduğunu ortaya koymuştur. Bunun nedeni olarak ise anne sütünün, hazır mamalara göre K vitamini açısından daha fakir olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle artık ülkemizde rutin olarak, doğumdan sonra neredeyse her bebeğe K vitamini enjeksiyonu yapılmaktadır. Zira bebekler, kanın pıhtılaşması için gerekli olan K vitamini açısından zayıf doğmaktadırlar.  Bu da onları hemorajik hastalığa açık hale getirmektedir.

Yenidoğan Hemorajik Hastalığı 3 Formda Görülür

Yenidoğanın hemorajik hastalığı erken, klasik ve geç olmak üzere 3 formda gelişir. Erken form ilk 24 saatte ortaya çıkar. Genellikle annenin antitüberküloz veya antikonvulsan ilaçlar kullanmasına bağlı olarak gelişen bu tipte, kafa içi kanamaları daha sık görülür. Bu da bebek için ölümcül olabilmektedir.

Klasik form 2 – 7 gün arasında gelişir. Çoğunlukla anne sütü ile beslenmeye, plasentadan K vitamini geçişi yetersizliğine veya bağırsak florasının gelişmemiş olmasına bağlı olarak meydana gelir. Hastalığın bu tipinde deri ve sindirim sisteminde kanamalar görülür.

Geç hemorajik hastalığı ise 2. – 8. haftalar arasında ortaya çıkar. Altta yatan karaciğer hastalığına, kistik fibrozise ve doğumda K vitamini iğnesi yapılmamasına bağlı olarak gelişebilir. Bu formun 1oo bin yenidoğan bebekten 10’unda görüldüğü bilinmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ve Uzakdoğu bölgesinde daha sık karşılaşıldığı kayıtlara geçmiştir.

Yenidoğan bakımıyla ilgili 5 önemli püf nokta!

Yenidoğan Hemorajik Hastalığı Nasıl Anlaşılır?

Doğumdan sonraki ilk günlerde bebeğin göbeğinden kan sızıntısının gelmesi veya hastanede topuk kanı testi yapıldıktan sonra bebeğin topuğundaki kanamanın durmaması, akıllara yenidoğan hemorajik hastalığını getirir. Bununla birlikte siyah dışkılama, burun kanaması, baş ve yüz bölgesinde morluk gibi başka rahatsızlıkların da habercisi olabilen belirtiler görülebilir. Dolayısıyla her konuda hekim ile iletişimde olmak önemlidir.

Yenidoğan Hemorajik Hastalığı Nedir

Hemorajik Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

Hastalığın gelişmesini önlemek veya gelişen hastalığı tedavi etmek amacıyla, doğumdan hemen sonra bebeklere K vitamini enjeksiyonu yapılması önerilmektedir. Bazı araştırmacılar sağlıklı olan bebeklere K vitamini iğnesi yapılmasının gereksiz olduğu düşüncesini ortaya atmış, bu nedenle kimi ülkelerde aşı uygulaması durdurulmuştur. Fakat aşı uygulaması durdurulan o ülkelerde, yenidoğan hemorajik hastalığı vakalarının belirgin düzeyde arttığı kayıtlara geçmiştir.

K Vitamini Ağızdan Verilebilir mi?

Bebekler, K vitamini açısından oldukça zayıf doğarlar. Vücutları için yetersiz olan bu miktar, ek gıdaya geçene kadar onların hemorajik hastalığı açısından risk altında olmalarına sebep olur. Zira anne sütü de K vitamini açısından zengin değildir. Ek gıdaya başladıklarında ise hem besinlerden K vitamini ihtiyaçlarını karşılarlar hem de bağırsak floralarının oluşmaya başlamasıyla birlikte iyi bakteriler tarafından K vitamini üretilir. Bu döneme kadar korunmaları için de K vitamini enjeksiyonu yapılır.

Ancak bazı aileler enjeksiyon yerine ağız yoluyla alınan K vitaminini talep etmektedir. Yapılan araştırmalar ise ağız yoluyla alınan vitaminin beyindeki kanamayı önlemede yetersiz olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle K vitamininin kas içine enjekte edilmesinin daha koruyucu olduğu savunulmaktadır.

Bıngıldak nedir, ne zaman kapanır?